30 Nisan 2013 Salı

1 DİZİ 1 GÖSTERİ

İki ayrı yazı mı yoksa tek yazımı yazsam diye düşündüm sanırım iki yazıyı tek yazı yapacağım köşe yazısı tadında olsun diye.

Kısım-1 Yaşasın 1 Mayıs

Evet malumum yarın 1 Mayıs İşçi ve emekli Bayramı ( resmi adı bu imiş ). Benim aklıma bayram seyran denince böyle eğlenceli etkinlikler gelir bir şey kutlanmak için yapılan bir bayram ise günün anlam ve önemine binaen konuşmalar yapılır, eğlenceler tertiplenir ve bayram icra edilmiş olur. Ancak, bizim memleket kendine hastır onun için bayramlar da bol aksiyon olur. Hele bu bayramlar 1 Mayıs gibi siyasi boyutu olan bayramlarsa aman yarabbi ortalık toz duman olur. Polis müdahale eder "hak arayanlar" haksızlığa uğradık derler vs vs.

İşte yarında yukarıdaki gibi bir durum olacak. Hatta Valilik Makamı o kadar korkmuş ki olacaklardan mübarekler koca 15 milyonluk şehri kitlemeyi göze almışlar. İDO yok, Metrobüs ( garabeti ) yok, yollar kapalı. Ne güzel değil mi yaşasın hakkımızı arıyoruz ama devlet denen yaratık rahat bırakmıyor bizi (?!). Olan sade vatandaşa oluyor her zamanki gibi.

Şimdi iki tarafa da laf edeceğim sade vatandaş olarak. 1- Gösteri yapanlar; Arkadaşlar eğer siz halk için hak arıyorsanız, bunu demokratik ve barışçıl olarak meydanlarda dile getirmek istiyor olabilirsiniz. Ancak Sesini duyurmak adına ve gösteri kanunu gereği ( maillerimde bulamadım ama Bilgi Edinme yasasına dayanarak sorduğumda gelen cevap, gösteri yerlerinin elektrik ve suya yakın olması gerekliliği ve göstericilerin bu yerleri özellikle istemesiymiş. Yerler Kadiköy ve Taksim Meydanı idi.) illa bu merkezler de yapıyorsunuz gösterileriniz. İyi de böyle yapınca hiç bir şey elde etmiyorsunuz aksine o beğenmediğiniz ama aslında sizin de tabanınız olan ortalama insanlar size öfke duyuyorlar çünkü onların işlerini zora sokmuş oluyorsunuz. Bir de ortalığı yakıp yıkanlar var onlara hiç girmiyorum!! Arkadaşlar bırakın inadı anlaşın devlet babayla adam gibi bir yerde ( misal Z.burnu Kazlıçeşme ) üzerinize öfke toplamadan yapın gösterinizi.

He bu 1 Mayıs bir de gene Taksim olayı çıktı. Tek cümle yazıcam. Arkadaşım İNŞAAT SAHASINA GİRMEK TEHLİKELİ VE YASAKTIR. Taksimin durumu beğenmesem de bu, ne hakkınız var tatil yapacaklara işkence etmeye?!

2- Devlet Babaya; Sevgili devlet baba nasıl bir kafadır bu allaşkına bütün şehri kapatıyorsunuz. Bırakın gitsinler Taksime nasılsa birileri inşaata düşecektir dersiniz bundan izin vermedikti aha geldiniz ne oldu herkes rahatlayacak. Birilerini susturmak için bu tür şeyler ancak diktatörel yönetimlerde olur söylediğiniz gibi demokratik olanlar da değil!!

Kısım- 2 Behzat Ç.

Yav sorsan memlekette demokrasi vs var ama bir diziye dayanamadılar. Arkadaşım dizi bu ve belki abartarak ama gerçeği anlatıyor. Tabi ki doğası gereği kurgu var ama Türkiye'deki TV Dizisi tarihine mal olmuş olan dizilerden birisidir Behzat Ç. Sevgili kanal sahipleri 3 saat tek dizi yapmayın 45 dakika 2 veya 3 dizi yapın hem siz hem biz rahat edelim. Bu dizi ve benzeri projeler bitmemeli.

Bu yazı daha uzun olurdu aslında ama bu akşamlık bu kadar yeter. Bu arada Pilli Bebek dinleyerek yazdım yazıyı da :))

17 Nisan 2013 Çarşamba

İYİ AİLE ÇOCUĞU

Bayağıdır bir şeyler yazmıyordum aslında yazılacak çok varda belki yazasım gelmedi yada tivitır sağolsun yazdırmadı malum anlık tepki veriyoruz artık. 

Başlıktan hemen toplumsal bir şeyler yazıcam kendimi övücem sanılmasın bu bir tiyatro oyunun ismi. Bir kaç arkadaşımla beraber Pazartesi akşamı izlediğim güzel ve güncel bir oyun. Sade bir izleyici olarak bunları yazmak istedim buyrunuz okuyalım.

Öncelikle oyun hakkında kısa bir bilgi veriyim. Oyunumuz 2 kişilik Melda Gür ve Altuğ Yücel oynuyorlar. Google da aratınca oyun tanımı çok sanatsal şöyle ki :"Toplumun ön yargılar sonucu dışladığı iki anti kahraman Emel ve Rüya zar zor geçiniyorlardır. Ekmek paralarını yatak odalarından çıkaran bu ikili bir gece evlerine dönerken çöp kutusuna ölmek üzere terk edilmiş bir bebek bulurlar.Rüya onu karakola teslim etmek ister, ama Emel hayatı kötü başlayan bu bebeğin hayatını kurtarmak ister ve ona kendisi bakmaya karar verir. Emel’e göre hayatta herşey sevgi sayesinde düzelebilecekken, Rüya ise hayatın acı, kaderin tatsız olduğuna inanmakta ısrar eder"
Anti kahramandan kasıt aslında Hayat Kadını olmalarından ileri gelmekte. Emel karakteri bir travesti Rüya ise kadın seks işçisidir. E haliyle zor bela vede horlanarak geçinmektedirler.

Neden yazdın bunları derseniz aslında bir sade izleyen olarak, bana göre oyun bunun üzerine kuruluydu, ve izleyenlere "İYİ AİLE ÇOCUĞU" tabirinin aslında ne olduğunu,ancak olaya biraz kalp biraz da vicdanla bakanların sevgi olduğunu anlaması içindi bu oyun. Hep deriz ya iyi okul okuduysa iyi aile çocuğudur yada başarılı ise ha keza... E beki bunlara hiç dışardan baktınız mı? İşte bu oyun bunu gösteriyor.

Mesela Emel erkek oluyor, ilgiyi yalnızca para sanan bir baba rolüne bürünüyor. E tabi uzun süreli iş seyehatleri falan var eve az uğramalar falan bilindik hikaye yani. Netice de oğlunun kaçtığını öğreniyor ve içten bir şekilde "Oğlum evden mi kaçtı? Neden ama ama nasıl?" der ve bu tepkiyi oğluna hiç vermediğini anlar pek çokları gibi...

Bir başka sahnede ise çocukları birinci olsun ders manyağı olsun diye inleten bir ebebeyn oldular ve Emel den geldi güzel benzetme " ay bu çocuk akıllıysa psikopat, salaksa iyice şapşal olur ayol" Çoğumuz bu işkenceyi çekmedik mi okul da, hatta hâlâ çekiyoruz..!

E bir de hepimizin ama hepimizin bekçisi olduğu bir kavram daha vardı mesela oyunda. Ben bayılırım bu kavrama öle yerlerde duyarım ki aklım çıkar histerik kahkahalar atarım bazen. Hani şu uğruna ÖLÜNEN, tüm dinlerde Günah olmasına rağmen ÖLDÜRÜLEN insanların olduğu kavram "NAMUS". Bunun bombası ise Rüya'dan geliyor; 
E- Ay benim kızım hep okul okuyacak hiç aşk meşk işleri olmicek 18 ine kadar doğru erkeği bulana kadar NAMUS'uyla okucak.
R- e biz parayla yapıyoz diye mi orospuyuz?! ( konuşmalar hatırladığım kadarıyladır) Ya başka bedelle yapsa iyi mi?
E- (şaşkın ve doğrular şekilde bakar )

E bunlar dışında, boşanmış aile de büyümeye, yetimhanelerden tutun, üvey anne/baba sendromuna, oradan kamu kurumlarına, herkese bir "iyi aile çocuğu faturası" vardı aslında. Gerçekten olanla sözüm ona Aileden Sorumlu Bakanın değinemediği, dillendiremediği gerçekler hepsi bu oyundaydı. Naçizane tavsiyemdir gidin izleyin izlettirin unutmayın"TİYATRO HAYATTIR".

Teşekkürler:
Yazar Kandemir Konuduk
Oyuncular Melda Gür ve Altuğ Yücel ( Kapanış sahnesi için teşekkürlerim X1000000.... )
Yönetmen Bora Severcan
Müzikler için Uygur Vural ve 
Dekor için ( ki duvar yazıları şahaneydı ev de ) Meltem Severcan 

Detay için: http://www.istanbul.net.tr/Etkinlik/tiyatro/iyi-aile-cocugu/43696/14