Bu gün İstanbul için hüzünlü günlerinden biridir. Şehrin Anadolu'ya açılan kapısı, hep eski Türk filmlerinde izlediğimiz İstanbul'a yeni gelenlerin ilk karesini verdiği, benim 1 sene boyunca Eskişehir'e giderken severek kullandığım gar bugün "kaza" ile yandı.
Kimse bunu bir kaza olduğuna inandıramaz İstanbul halkını. Çünkü 2-3 seneden beridir O Garın yıkılıp yerine otel ve eğlence yeri yapılması planlanıyordu. Aslında otel kısmı mantıklı çünkü eskiden de ( 100 yıl önce !!!) üst katları konaklama için ve bazı bürokratların kalması için kullanılıyordu. Ama bu şimdide aynısının yapılmak istediğini kanıtlamaz. sebebi ise tren yolunun oradan kaldırılması tren hatları kalkınca koskocaman bir alan boşa çıkacak e tabi hemen ne yapmak lazım iskan vede imar..!
Birde kafamın basmadığı bir konu daha var?! neden helikopterle söndürme çalışmalarına ve dibinde bağlı duran "Söndüren" gemileri acil olarak söndürme yapmamıştır da yaklaşık 30 dakika tıkalı trafikten mobil itfaiye araçlarının gelmesi beklenmiştir?! Birde bu İlin Belediye Başkanı "Dr. Mimar" Kadir bey, hani şehirleşmeye önem veriyor ya acaba - belki yetkisi yok kudreti yok ama, aynı gemideler - hiç gidip de itfaiye yetkililerine baktırdı mı bu yer yanarsa nasıl söndürülür??!!
bay bay hatıralar, hoş geldiniz hatıralar..!
birde devletimiz bakalım adam gibi açıklama yapa bilecek mi??
Keyfe keder bir TC vatandaşının kafasına estikçe yaşamla ilgili yazınları vardır. Edebi değil deneyseldir. Siyasetten sanata,aşka, belediyelere kadar herşey var
28 Kasım 2010 Pazar
26 Kasım 2010 Cuma
SEVİLMİŞ VE SEVİLEN NAFİLE BEKLER
nedense sıkıldım bu hafta? hiç bir fikrim yok neden olduğundan sıkılınca da yazıyım dedim ne yazsam bilemedim?! ama galiba karar verdim kötü olmayı yazacağıma.
kötü olmak lazım, bırakıp gitmek lazım öylesine yalnız ve kimsesiz
kim olursa olsun, benim için ne değer taşıyorsa bırakmam lazım
hele ki sen varken yok gibi davranıyorsa karşındaki kesin
çünkü başka türlü boktan bir adam olup kıymete binemezsin.
nedendir bilinmez, insanlar hep yanımızda birileri olsun isteriz ama istediğimiz gibi birileri yanımızda olunca o, yokmuşçasına devam ederiz hayatımıza. sonra bir bakarız ki gitmiş...! "aa aa nereye gitti demin buradaydı?" aslında o gidişten sonra anlarız gidenin kıymetini belkide kıymetsizliğini. ama her iki şekilde de ağlarız arkasından "neden?" diye aslında nedeni falan yok bu ayrılışın sadece, hani derler ya, "alın yazısı" işte o yazıdır bu gidiş.
devam etmek lazım hayata kaldığı yerden kopmadan, kaybolmadan ara sokaklarında hayatın ve kalabalıkların. belkide bir usta oyuncu gibi maskelerimizi değiştirmeliyiz her sabah ki; canımız sıkılmasın.
belki de daha kolayı vardır bizi sevenlere daha doğrusu, bunu doğru şekilde hissettirilenlere daha fazla değer vermeliyiz hem biz hem de onlar mutlu olsunlar bu kısa ömürde. belkide yukarıda dediğim gibi, bırakıp gitmek lazım boktan bir adam gibi...
son sözüm YAHYA KEMAL' den ( sanırım ilerde vasiyetimde mezar taşıma yazılsın isteyeceğim):
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.
Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.
Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden
kötü olmak lazım, bırakıp gitmek lazım öylesine yalnız ve kimsesiz
kim olursa olsun, benim için ne değer taşıyorsa bırakmam lazım
hele ki sen varken yok gibi davranıyorsa karşındaki kesin
çünkü başka türlü boktan bir adam olup kıymete binemezsin.
nedendir bilinmez, insanlar hep yanımızda birileri olsun isteriz ama istediğimiz gibi birileri yanımızda olunca o, yokmuşçasına devam ederiz hayatımıza. sonra bir bakarız ki gitmiş...! "aa aa nereye gitti demin buradaydı?" aslında o gidişten sonra anlarız gidenin kıymetini belkide kıymetsizliğini. ama her iki şekilde de ağlarız arkasından "neden?" diye aslında nedeni falan yok bu ayrılışın sadece, hani derler ya, "alın yazısı" işte o yazıdır bu gidiş.
devam etmek lazım hayata kaldığı yerden kopmadan, kaybolmadan ara sokaklarında hayatın ve kalabalıkların. belkide bir usta oyuncu gibi maskelerimizi değiştirmeliyiz her sabah ki; canımız sıkılmasın.
belki de daha kolayı vardır bizi sevenlere daha doğrusu, bunu doğru şekilde hissettirilenlere daha fazla değer vermeliyiz hem biz hem de onlar mutlu olsunlar bu kısa ömürde. belkide yukarıda dediğim gibi, bırakıp gitmek lazım boktan bir adam gibi...
son sözüm YAHYA KEMAL' den ( sanırım ilerde vasiyetimde mezar taşıma yazılsın isteyeceğim):
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.
Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.
Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden
Kaydol:
Yorumlar (Atom)