22 Aralık 2014 Pazartesi

REKLAM VERENLERE AÇIK MEKTUP

Efenim en son romantik sayılacak bir yazıyla buralardaydım, bu seferse başlıktan anlaşılacağı üzere "pek sevdiğimiz" reklamlar için buradayım. Tevellüdü benim gibi iki arada bir derede olanlar hatırlarlar eskiden bu kadar AVM yokken sinemalar hep çarşıda falan olurlardı hani hatırlayanlar vardır 10-15 sene önce Kadiköy'deki sinemaları say deseniz 30larında olanlar; "Süreyya, Rexx, Moda, Moda cep, Altıyol..?" ilk başta bunları sayarlardı ki gerçekten belki bir iki salon daha fazladır.

Şimdilerde nerelere gidiyoruz o güzel AVM'lere değil mi?? Genelde de nedense sponsoru İş Bankası olan salonlara gidiyoruz banka çaktırmadan sinemacı oldu sanırsam..(Evet Evet Cinemaximum). Hafta sonu bende Exodus filmine gitmek cehaletinde bulundum bu arkadaşların Palladium Ataşehirdeki mekanlarına. Alışkınızdır Cinemaximumlarda bitmeyen reklamlara ( Özellikle CKM'de ). Bu salonda genelde daha az reklam olurdu diye gittim mamafih 30 dakika reklam izledik neredeyse!! 11.30 da başlaması gereken filim 11.53 civarında başladı. Arada da aynı reklam tufasına geldik ne acı ki. Yani ben filim 2 saat diyip başka bir program yapsam baya bir sıkıntıya girecek benim plan.

Yukarıdaki hikaye üzerine birazda sanırım şansıma Cinemaximumla Twiterdan mesajlaştık. Özetle reklamı sorun girin diye bir cevap geldi. (tamam bunun daha naziği ama özü bu) E arkadaş neden seans saati koyuyorsun o zaman dolmuş gibi dolunca başlıyacak de sende..? Capitol Specturum sinemalarına gideceğim en kısa zamanda bakalım dediği gibi 5 dakika mı reklamları eğer öyle olur hep oraya giderim mis gibi normali o çünkü...

Tutupta Specturum virali diyecekler için yok öle birşey. Bu yazıyı TUKODER'e RVD'ye de yollayacağım. Sonuçta yayınlanan uzun reklamlar izleyicinin algısını değiştiriyor canı sıkılan izleyici ürüne olna ilgisini kaybediyor çoğu zamandan içten içe sövüyor. Onun için Sinemalar da kısa reklam en güzelidir. Filim izlemek için 30 dakika reklam izleyemem...

PS: Bankayla direkt alakası yokmuş ama mısır reklamları buna sebep...

25 Ekim 2014 Cumartesi

UMUDUN GİDİŞİNİ İZLEMEK

Bazen çok boktan yaşıyorum, hiçbir şey düzelmeyecek dersin. Hep karşına menfaatçi veya sıfırcı insanlar çıkar. Sonra bir gün hiç beklemediğin anda birisi çıkar, aslında hiç aklında bir şey yoktur onunla ilgili sadece normal bir insandır ama ne zaman yüzünü görürsün işte o zaman farklılaşır hayata bakışın. Mesajlaşırken mal mal sırıtırsın, konuşmak hoşuna gider, hadi işimi halledeyim de onu göreyim yada ulan ne yapsam da görsem demeye başlarsın.

Ama hiç aklında yokken bir laf edersin belki de sesinin tonu değişik çıkar veya titrek işte o an seni umutlandıran, mutlu eden şeyin kaçışını hazırlamış olursun. Tabi sonra fark edersin ne halt yediğini neden düşünmeden konuştum diye kendine kızarsın ama nafiledir. Ne demişler "Söz ağızdan çıkan ok gibidir geri dönmez", bu lafı hatırlar taş kafanı ellerinin içine alıp ufuğa yol alan vapuru izlersin hafif serinlemiş sonbahar rüzgarıyla...

21 Temmuz 2014 Pazartesi

Yaşamak


Eğer Boğazda simitle martı beslemedinse,
Giden koca gemiye sevgilinin adıyla seslenmedinse,
Bu nasıl yaşamaktır, bu nasıl sevmektir?

İstanbul


İstanbul'da yaşamak, martı ve deniz sesi duymaktır.
Büyük şehirde yaşamaksa modern kent sesi duymaktır. İşte bizi biz yapan hangi sesi duymayı sevdiğimizdir...

TEK OLMAK VE İSTANBUL

Efenim bildiğiniz üzere bu motor ancak ve ancak yerli malı mazot olan, her derde deva anasonlu dahiyane buluş rakı ile çalışır. Ancak malum ramazan şerefi ile inceden azalttık genede devam. Neyse mecalimiz rakı değil elbet maksat tivitimize girizgah olsun.

Efenim bu yazı şöyle bir tivitle başladı; "Yalnizligini percinlemek isteyenler iftar saati istanbul sokaklarini arsinlasin..." dedim yazmıyorsun bayadır yaz gitsin bir şeyler. Sıkıntı üstüne teklik üstüne, ama sanki böylesini nasıl yazıcaz onu kestiremedim. dur bakalım bir başlayalım da.... vira bismillah.

Efenim malum bu ay Ramazan ayı haliyle ahali iftarda, tutanı da tutmayanı da, hal böyle olunca genelde iftar vakti ortalık tenha ve sakin ve kimsesiz oluyor. Hani hep deriz ya 20 milyon içinde herkes yalnız aslında işte bunu anlamak isteyenler buyursun gezsin İstanbul'u şehir boşken. Oturur ağlarsınız halimize neden bu kalabalık içinde yalnızız diye.
Öyle güzeldir tek dolaşmak, özellikle aşk acısı sonrası ama nafile çabadır bu yenisi gelinceye. Uğraşmalı insan yok olmak bahasına ki var olmalı. Hem kim bulmuş ki yok olmadan var olmayı??

Eğer derdimiz sevdiğimizse ki genelde O'dur. Belkide bırakmalı iplerini, el incesini ki yol almalı belkide o yol almamış biz açık denize gitmişizdir, aslında O'dur bize bağ olan. ve bakmışızdır asıl benliğimiz tekliktedir.

Her ne kadar, ilim adamları deseler de ki, insan bir sosyal hayvandır. Aslında hepimiz tek bir evreniz ve ne acı ki kendimizi aramak dışında salak saçma işlerle uğraşıyoruz. Halbuki çıksak o kovanımızdan açılsak, biraz yalnız ve cesurca bulacağız gerçekliği ve gerçek benliğimiz. Hep nedenler ne içinler? peki bunlar ne işe yararlar hiç sorduk mu kendimize?? Tabi ki hayır. Ne var ne yoksa o kişisel gelişim kitaplarında ama fark edemedik ki aslında onlarda yalan. Gerçek olan biziz ve bu Toprakların hikayeleri.

Doğru hepimiz yalnızız ve tekiz ama aslında bir olmalıyız. Sonra geliyoruz haşmetin lafına takılıyoruz " kısmetiniz geldimi kabullenin" ( Başbakanın tam anlamadığım ve hatırlamadığım kızlar evlenin çağrısı) aslında buraya uyan bu topraklarda olan laftı " zarfa değil mazrufa bakın" dır.

Bizim sorunumuz işte bu "OKU"mayı sevmememiz eğer sevsek mazrufa bakarız ama varsa yoksa harici işler sonra ağlıyoruz hep beraber "neden tekizzz??"

işte hikaye bu elim yazdığınca, dilim döndüğünce yazmaya çalıştım. Sürçülisan ettimse affola. Ez bu metin "Ah İstanbul" filmi dinlenerek yazılmıştır. ;)


6 Temmuz 2014 Pazar

KATILIMCI BELEDIYECILIK VE GENCLER

Efendim bugun guzel pazarimi bazi arkadaslarimin "ne isin var olm nolcak ki"demeleri valide sultanin "oglum siyasete bulasma bak siler atarlar bir çırpıda" vb laflarina ragmen Kadıköy Belediyesi'nin duzenledigi Genclik Calistayinda harcadim. Kötü müydü,  kismen evet denebilir ancak bir yerel yonetimin gencleri karsisina alip ne yapilim diye sormasi bile ulkemiz icin bir baslangic ve yerel yönetimler icin buyuk bir adimdi. Ek olarak neredeyse tum gün Aykurt baskanin da bulunmasi ve şikayetleri birebir dinlemesi gayet iyiydi.

E bu kadar yagladik birazda elestirelim. Oncelikle web uzerinden temel bir calisma yapilip bizler o sekilde katilsaydik daha verimli olurdu. Zaten tek gune ( devamlari olacakmis takipteyiz) bu kadar yogun programi koyarak moderasyonu ve katılımcıları yormak icin yeterince uygun bir ortamdi. E tabi Akdeniz ulkesi olmamizim verdigi rahatliktan dolayi 30 dakika gec basladik ve sorunlarin detaylari nedeniyle zor bela saatinde bitirdik. Bir de klimalarimiz vardiki aman yarabbi twitter da muhabbeti yeterince donmus sanirim :)) Baskaca aklima gelen buyuk aksaklik yoktu.

Gelelim Calistaydan çıkanlara. Genel itibari ile daha yeşil, tum bireylere yakin ve anlayisli insan odakli bir belediye istedigimizi ilettik. Bununla beraber Kadikoy un meshur trafigine aldigi göce, donusum adi altinda uygulanan rantiyeye ve sosyo-ekonomik cokuntulere dikkat cekildi (benim icin bu onemliydi neticede müteahhit bir Baskanimiz var).

Bunlarla beraber Kadikoy de ne cok bisikletli oldugu ve aslinda neden kullanmadigimizi anlamis olduk. Ve tabi Anakent belediyemiz ile yasanan sınır/yetki alani sorununu belirtildi. Ayni zamanda minibus terorunu aktardik belediyeye.

Baska bir hususta ortaya cikmis oldu. Ezel evvel savundugum yerel radyo TV olmamasi belediyenin yaptiklarini ve yapacaklarini iletmesi icin ne kadar onemli bir gereklilik oldugu tekrar vurgulandi cunku belediyenin yaptiklarindan tam anlamiyle kimsenin haberi olmamis.

Ekolojik ve yesil bir kente(yenilenebilir temiz enerji dahil) nasil kavuşuruzu tartistik ve genclerin buna ne kadar istekli oldugunu gormus olduk. Tabi bazi projelerin yapimi icin elimizde butce bilgisinin olmasi lazimdi.

Bu arada Haydarpaşa Garı ve tarihi tren istasyonlari ve Kadıköy'un tarihi dokusuna hic beklemedigim kadar hassasiyet olduğunu gormus oldum.

Madde madde okumak yada fikir beyaninda bulunmak isteyenler Twitter'dan #aklimdakikadiköy (turkce karakterle) hastagi ile bakip yazabilirler. Başta da dedigim gibi hem sitesinden hemde yaptirimlarindan sonuclari takip edecegiz umarim genclerin cabalari bosa gitmez.

18 Haziran 2014 Çarşamba

ÇATLAK KİREMİTTEN ÇATI YAPMAK

Başlıktan anlaşılacağı gibi konumuz "çatı aday " Ekmeleddin İhsanoğlu. Öncelikle genel bir sistem eleştirisinde bulunmak isterim ki herkes zaten saçma bir uygulama içinde olduğumuzu görsün. Bildiğiniz gibi bir kişinin aday olması için 20 milletvekili tarafından aday olarak gösterilmesi gerekli ve gene herkesin malumu olduğu üzere Vekilleri biz yani halk değil parti Genel Başkanları seçer. Peki burada sorulması gereken "hangi milletvekilleri Genel Başkanlarının emrine karışı gelebilir?" ve "Gelirlerse ne olur?". İşte cevap burada gizli gene her zamanki gibi bir sol da başarısızlık sağda birleşme olur. Ezcümle, eğer gerçekten kendi Reis-i Cumhurumuzu seçmek istiyorsa Vekil seçme sisteminin değişikliği için partilerimize bastırmalıyız.

Adaylara bakacak olursak; AKP %99,99 Tayyip Erdoğan diyecek ve Başkanlığı geçici olarak B. Arınç ve A. Babacana bırakacak ( Yaşlı Bakan veya eski bir TBMM Başkanı da olabilir ama bence kabineden olacak) ve seçildikten sonra A. Gül Başbakan olacaktır. ( Son konuşmalarında siyasette yokum dememiş, her şey olasıdır sonuçta kurucu üyeyim demiştir kendisi). Gelelim HDP/BDP ikilisine; kadın bir aday çıkartmak isteler de ellerinde kadın aday olduğunu sanmıyorum bilinen ve sempatik olması açısından bence Selehattin Demirtaş adayları olacaktır. Kendi bölgesinde etkin, PKK ile kavgası olmayan sol cenahtan oy alabilecek birisidir kendisi ve tahminimce ilk turda azımsanmayacak oy alır ( SSÖ' den iyi alır yani :) ).

Ve gelelim bizim "Çatı Aday" Ekmeleddin İhsanoğlun'a; evet kendisi İKÖ'nün eski genel sekreteri ve mutaassıp bir yapıdan geliyor ve açıkçası beni de çok temsil etmiyor hayat tarzı ile. Ancak unutulmaması gereken bu ülke insanları yalnızca Cihangir'den, İstiklal'den, Kadıköy'den, Kadife'den, Bağdat Caddesinden müteşekkil değil ne yazık ki. Bende isterdim Cumhurbaşkanımla Boğazda 2 kadeh rakı içeyim bir topik sohbeti edeyim ama o zor biraz. Genele göre güzel bir adaydır ancak CHP tabanı ciddi şekilde rahatsızdır ve bu ciddi oy kaybı yaşatacaktır. Haliyle bu iş tam manası ile "çatlak kiremitten sağlam çatı" yapmaktır ve ne acı ki ilk yağmurda çatı çöker içeri su dolar.

CHP tabanına baktığımızda itiraz sesleri hep klasik CHP kitlesi dediğim süper elitisit, kapıcı Haydar'la konuşmaya erinen sadece büyük şehirlerin bazı semtlerinde yaşayabilen, öyle olmasalar dahi o imajı çizen ve kuvvetle muhtemel aday olmayı bekleyen vekil vükela tayfası. Belki bu gazla partiden ayrılıp yeni bir aday gösterebilirler ancak bu ortalığı karıştırmaktan başka bir işe yaramaz ve beceriksiz olduklarını kanıtlar. ( Aslında yapsalar iyi olur belki, düşündüm de...? )

Bu dağınıklık ve illa benimkicilik sonucunda ne olur; %60-%70 bandında oy alarak ilk turda Tayyip Erdoğan'ı Türkiye Cumhuriyetinin ilk seçilmiş Cumhurbaşkanı kendi deyimi ile Devlet Başkanı unvanını alır ve çok eğlenceli günler bizleri bekler. Ne alaka derseniz sanırım CHP ve MHP bir hata yaptı ve isimsiz şekilde insanlara gitti en azından Siyasi Partilere ve hepsi şaşırdı. sonuçta ekseriyeti sağ olan bu partiler AKP ye Sol olanlar ise HDP/BDP adayına yönelir ve haliyle Ağamızın oyunu yükseltirler. Tabi bir faktörde "bana ne, ben gitmiyorumcu" ahali onlara benden yorum yok. Keşke memleketçe vekil seçimlerini protesto edebilsek belki partiler akıllanır.

Tabi sırf Sayın İhsanoğlu'nu parlatmayacağız bu yazıda, şu sorulara da cevap bekliyorum en kısa zamanda;

1- Gerçekten TC vatandaşı mı? Ve ne zaman vatandaş olmuştur ( Obama için koparılan yaygarayı düşünün ABD'de sadece vatandaşlık değil doğum şartı da aranmakta Başkanlık için)
2- Profesörlük ünvanı için sıkıntılı deniyor. Unvanı hangi kurumdan ve nasıl bir çalışma sonucu almıştır?
3- Dini kısıtlamalardan halkı nasıl uzak tutacağına seçmenleri nasıl ikna edecek?
4- Gezilerini eşiyle beraber mi yapacak yalnız mı? Kendisi Muhafazakar yapıda ancak eşi Tesettürlü DEĞİL, bu durum mutaassıp seçmen üzerinde ters etki yapar mı?
5- Bilim Tarihi ve Dinler Tarihini birlikte incelemiş midir? Dinden ve Bilimden korkulmaması gerektiğini anlatacak mıdır?

Tesettür demişken unutmayalım Abdullah Gül ve eşi Hayrinüsa Gül türban nedeni ile Türkiye Cumhuriyeti ile davalık olarak makama gelmiştir sanırım "Çatımız" için böyle bir durum yok.

Ekmeleddin beyi "şimdilik" desteklerim. Ancak yukarıdaki sorulara cevap beklerim mutlaka. Kendisinin 5 dil ( Türkçe Arapça ve İngilizce anadil düzeyinde, profesyonel çalışma dili olarak Fransızca ve Farsça) bilmekte ki bu bizim coğrafyamızda gayet iyi bir şeydir. Tarihe merakı var ve özellikle araştırmalarını Bilim Tarihi üzerine yapmış benim gibi tarihe önem veren biri için önemli bir unsur. E siyasetçi değil, ki zaten Cumhurbaşkanı aslında Siyaset üstüdür. He karşısına bu tür iyi kriterlere ve bana yakın biri çıkarsa verebilirim henüz kararsızım.

Toparlarsak; konuya Geziden girip İslam Konferansı Örgütünden çıkan, olmadı Sudan Başkanı El-Beşir'den çıkanlar, okuduğu okula takılana kadar ilginç şeyler var. Hepsinin ayrı ayrı haklılık payları var ancak ani ve sert şekilde reddetmek yerine adamı dinlemeliyiz ve o şekilde karar vermeliyiz bence. Bir eleştiri de oylar bölünmesin lafına gelmiş, bir yerde haklı belki de vurgu tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını kucaklamak olmalıdır. Canlı yayınlara katılmasını 4 gözle bekliyorum kendisinin. Unuttuğum şeyler varsa kusura bakmayın efenim.

17 Şubat 2014 Pazartesi

DİKKAT SEÇİM VAR!!!!

Evet gene bir siyasi yazıyla sizlerleyim ahali. Malum ortalıkta tapeler geziyor, yıldırımlar falan düşüyor Haşhaşinler ayaklanmış geziyor falan. Arada Kanuni'nin ölen oğlu Mustafa falan giriyor çıkıyor reklam niyetine bültenlere ancak bir şeyi atlıyoruz millet 30.MART.2014 MAHALLİ İDARELER SEÇİMİ!! Evet evet vallah bak seçim var isteyene Google linki verebilirim.

İşin espri kısmı bir tarafa ama gerçekten önümüzde seçimler var ancak seçim konuşmuyoruz farkında mısınız?? Evet ülkemiz için çok önemli konular gündeme geliyor, 11 yıldır "beraber yürüyenler" kavga ediyor ve olan bize yanı tarafı ne olursa olsun masum halka oluyor. Aslında bir kaç haftadır bu yazıyı erteliyordum ancak bugün HDP İstanbul Eşbakan adayı Pınar Aydınlar'ı izleyince yazayım dedim.

Bakın hepimizin bir tarafı var doğru tabi ki siyasi eğilimimize göre oy vereceğiz ancak gerçekten AKP'den kurtulmak istiyorsak veya beğenmediğimizi belirtmek istiyorsak Sağ görüşlüler bir kerelik MHP'ye Sol görüşlüler'de bir kerelik CHP'ye oy versin. bunu yalnızca taktik olarak düşünün ve deklare edin dünyadan bir haber aday çıkaran, sordukmu "İstanbulluyum" diyemeyenlerin ilginç politikalarına kaybolmayalım.

Efenim aşağıda her adaya bir şeyler var yalnız öncelikle Belediye Bütçesiyle uzak yakın alakası olmayanlar için aşağıda İBB'nin verilerine nerelerden ulaşacaklarını gösteren linkleri paylaşacağım hani plan yaparken "uzmanlarınız" onlara baksın bir programa giderken falan lazım olur. Bu arada 2012 bütçemizde 7.300.000.000TL'miş maşallah.... 700.000.000TL de borç (rakamlar 2012 tasarısından, gerçekleşeni meraklısı alıp incelesin Kamu Bütçesi dersi yapmıyoruz burada)

http://www.ibb.gov.tr/tr-TR/kurumsal/Pages/YonetimSemasi.aspx

http://www.ibb.gov.tr/tr-TR/ButceYatirim/Butce/Documents/2012/Eko.%20S%C4%B1n.%20G%C3%B6re%20B%C3%BCt%C3%A7e%20Tasar%C4%B1%20%C4%B0cmali.pdf

http://www.ibb.gov.tr/tr-TR/ButceYatirim/Butce/Documents/2012/Gelirlerin%20Ekonomik%20S%C4%B1n%C4%B1fland%C4%B1rmas%C4%B1.pdf

http://www.ibb.gov.tr/tr-TR/ButceYatirim/Butce/Documents/2012/%C3%96denek%20Cetveli.pdf

Evet gelelim kondurmalara eleştirilere. Önceliği oy vereceğim partiye veriyorum. Sevgili partililer her Büyük Şehir Adayınıza laf çakmayın. Durup durup istifa etmeyin. Şu lümpen tepeden bakan tavırdan vaz geçin hele Sosyal Demokratım diyorsan, Halk diyorsan, Özgürlük diyorsan sakın yapma makul ol modern ol.

Ayrıca sevgili Merkez artık adaylarını açıkla ve çalıştırmaya başla. Tamam İBB adayın Sarıgül anladık adam geziyor ama İlçeler?? Kadıköy adayın kim mesela ben kime oy vereceğim? Ben Üsküdarlıyım ama Kadıköye geldim Selami Başkanı ismen bilirdik yerine kimi getiriyorsun? "Selami Var" diye reklamlarını hala hatırlıyorum (dalga geçiyorduk ama fena akılda kalıyor)  adamın yenisi kim, yapacak mı reklam? Banko deme yazıktır ayıptır en fenası haksızlıktır oy verenlerine.

Gelelim Sevgili HDP'ye. Tamam Sırrı Abemiz iyi hoş hatip esprili konuşuyor falan ama ne genel siyasette Öcalan gezintilerinden başka Kürt halkı menfaatine konuşmasını duydum nede İstanbul'a veya büyük kentlere göçle ilgili konuşmasını. Muhalefete laf çakacağınıza iktidara yüklenin gerçekten tabi muhalifseniz yoksa...??

Gelelim Kadir dedeye. Sayın Başkan önce karar verin aday siz misniz yoksa Başbakan mı? Eğer sizseniz neden Tayyip beyin sesini dinliyoruz seçim arabalarında. O ses neden 2023 diyor? Ayrıca biz neden sizi göremiyoruz ben onu anlamadım!! Bakın sayın başkan her yeni dediğiniz proje neden önce yapılmadı sorusunu ortaya çıkarıyor. Ayrıca 11 yıldır ülke yöneten partinin Belediye Başkanısınız göç için planınız var mı?? Ki 20 yıldır aynı ekol olarak yönetiyorsunuz Kenti.

Evet şimdilik bu kadar eğer enerjimi toplarsam 3 partinin adayına da ortak sorularım var. Onları da yazıp adaylara Tivitleyeceğim. Tekrar edelim; 30 MARTTA SEÇİM VAAAARRRR!!!!

22 Ocak 2014 Çarşamba

Naapsam??! :S

bu kalabalık ortamda estiler birazda melankoliye bağlıyım dedim. ne yani sanki yazsak çizsek anlatabiliyor muyuz karşımızda ki karşı siyaseti güden ama ülkesini düşünen kardeşimize? onun için varsın bu da apolitik olsun...

ne verdik de ne istiyoruz? bu aralar bu soru takıldı kafama. evet hep söyleniyoruz değil mi " hıhh o beni mi hak ediyor sanki", "salak" vs gibisinden. Özellikle de kızlar bir atarlıdır bu konuda.Başlarlar, hıhh bana layık mı o olsun bu olsun vs vs. olmadı başlarlar klasik " ay ben iyi aile kızıyım" durumuna. ya yavrum bak iyi diyonda ne hikmetse çaça arabalı abilerde geziyorsun o nasıl oluyor?? olmadı bakıyorsun kızımız oğlanımızla sokağa çıkamazken ne işse adamdan sonra girmediği delik dönmediği saat kalmaz. E anacım neye kasıyonuz yanında olmaktan hoşlandığınız adamın az biraz suyuna gidin bir de adam yokken yaptıklarınızı safi adamla da yapın sonra ağlamayın adımız kötüye çıkıyor diye yada dedikodumu yapıyor hayvan diye....

Bir de başka husus var, şimdi bu hatun kızlarımız böle her bişeye meraklıya, net olana eyvalah etmez babadan kalma lüküs arabasıynan gezinen adama vurulur. Ahali der kızım yapma sakat, yok der seviyoruz birbirimiz sonra eleman koyar şutuuu.. Taak doksana on numara beş yıldız gol olur. Sonra ağlarlar; işte erkek milleti hep böle. E ablacım sen kastın ama herkes adam yamuk dedi olmazlandın, adama sor dediler yemedi içini dinlemek zate aklına gelmedi e ağlama hatta mümkünse diğer erkeklere çamur yapma...

E kızlara laf ettik biz erkekler saf mıyız? Kesinlikle cık. He hatun cinsiyle kıyaslayınca baya bebeyizde neyse :D E ağa sende kıza biraz hoş davaran illa öpcem diye toplumun empoze ettiği salak yalanları söyleme (başta evet evlenicez!!). İçindekini belli et keyfi isterse buyursun yoksa boş ver. Baktın anlaştınız arada güzel şeyler söyle, ne biliyim çiçek falan al (seviyor galiba geneli). Netice de gerçekten Adam ol. Kendini düşünmüyorsan geri kalan hem cinslerini düşün be ayarsız ;) !!!

Neticede umarım konuşarak anlaşılan ve salak toplum dogmalarından uzak oluruz amin ;)